İnternet dünyasında insana en keyif veren şeylerden biri; yeni bir projenin başlangıç süreci olabilir. Ancak projelerin başlangıç süreçleri fazlasıyla keyifli olsa da genelde ürün ortaya çıktıktan sonra keyifler kaçıyor. Kullanılmayan hatta denenmeyen özellikler, ziyaretçi almayan siteler, başarılamayan hedefler…
Son yıllarda özellikle ABD’de internet girişimciliği konusunda iki kavram çok öne çıkıyor.
Bunlardan bir tanesi lean startup -yani yalın girişim- kavramı. Yalın girişim kısaca projenin hayata geçmeden önce belirli metodlar ile test edilmesine dayanıyor.
Growth hacking ise yayın hayatı başlayan internet projelerinin alışılmışın dışında, yüksek analizle ortaya çıkan yöntemlerle büyümesi için yapılan çalışmaları kapsıyor.
Growth hacker’lar özünde online pazarlama yapıyorlar. Ancak gözümüzde canlanan online pazarlamacılardan farkları her türlü işe yarar metriği analiz etmeleri, test etmeleri ve ölçümlemeleri. SEO, Google Analytics ve diğer analitik araçları, içerik pazarlaması, A/B testi, viral pazarlama ve sosyal medya pazarlaması ise growth hacking konusunda en çok kullanılan kavramlardan.
Growth hacking’in online pazarlamaya kıyasla ağırlıklı olarak internet girişimleriyle özleşmesinin sebebi ise daha düşük bütçelere ihtiyaç duyması. Ki bu da erken aşama bir internet girişimleri için tahmin edersiniz ki çok önemli. Ancak yanlış anlaşılmasın, growth hacking’i yanlızca erken aşama internet girişimleri değil; LinkedIn, Facebook, Twitter, Dropbox ve AirBnB gibi dev şirketler de kullanıyor.
2010 yılında Sean Ellis tarafından ortaya atılan bir kavram olan growth hacking hakkında günümüzde konferanslar düzenleniyor, kitaplar yazılıyor. Growth hacking kavramını kısa zamanda -ülkemiz de dahil olmak üzere- çok daha fazla duymaya başlayacağız.
Konuya bir de gerçek bir örnek üzerinden yaklaşmak gerekirse; geçmişte Twitter’da da çalışmış önemli growth hacker’lardan Josh Elman‘ın bahsettiği hikayeye göre Twitter yayılmaya başladığında insanlar medyadan ya da arkadaşlarından platformu duyarak yoğun bir şekilde üye olmuş. Daha sonra normal olarak hesaplarını unutan ve platformu ziyaret etmeyen kullanıcıların sayısı giderek artmaya başlamış.
Bu duruma çözüm olarak hepimizin aklına reklam yoluyla o kullanıcıları geri kazanmak veya e-posta yoluyla onlara ulaşmak gelebilir. Elman’ın paylaştığına göre ise Twitter bu sorunun üstesinden geriye dönük verileri analiz ederek gelmiş.
Kullanıcılarının alışkanlıklarını analiz eden ekip; platforma ilk üye olunduğunda ilgisini çekecek kişileri takip eden kullanıcıların çok daha uzun sürelerde aktif olduğunu farketmiş. Bunun sonrasında tüm üyelik süreçleri bu doğrultuda güncelleyen Twitter, kullanıcılarını ilk üyeliklerinde ilgisini çekecek kişileri takip etmeye yönlendirerek bu soruna çözüm üretmiş.